- dik durmak
- v. stand upright, stick up, draw oneself up, hold oneself erect
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
dik turmak — dik durmak I, 334 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
doğru durmak — 1) dik durmak 2) uslu durmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
dimdik durmak — 1) tam dik durumda olmak Pencerenin önünde, sırtı odaya dönük olarak dimdik durdu. T. Buğra 2) mec. tutumunu değiştirmemek, yılmamak Onun nasıl hiç sarsılmadan dimdik durduğunu gördüm. Y. Z. Ortaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
tiñ turmak — dik durmak I, 356 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
dinelmek — nsz, hlk. 1) Ayakta durmak 2) Ayağa kalkmak, dik durmak 3) e, mec. Karşı koymak, kafa tutmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
diklaşmak — dik dik bakmak, ayakda durmak, beraber olmak, bir yerde aram eylemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
dimdik — sf., ği 1) Çok dik 2) Sağlıklı, zinde Müsteşar dimdik, sert adımlar atıyor. P. Safa 3) Sıkıntıları karşılayacak durumda olan, baş eğmeyen, metin 4) zf. Çok dik bir biçimde 5) zf. Sağa sola sapmadan, dosdoğru Çevik adımlarla dimdik yürüyen, uzun… … Çağatay Osmanlı Sözlük
boş — sf. 1) İçinde, üstünde hiç kimse veya hiçbir şey bulunmayan, dolu karşıtı Yaralı kaymakamla iki emir eri de boş kalan kompartımana rahatça yerleştiler. A. Gündüz 2) Görevlisi olmayan (iş, görev), münhal Boş kadro. 3) Yapılacak işi olmayan, işsiz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dikilmek — 1. nsz 1) Dikme (I) işi yapılmak Buraya anıt dikilecek. Bahçeye ağaçlar dikildi. 2) Dik duruma gelmek 3) Ayakta durmak Hissem neyse ben de isterim diye karşıma dikilmez mi? H. Taner 4) Göz belli bir noktaya uzun süre bakmak Gözlerime dikilen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dikelmek — nsz 1) Dik duruma gelmek, dikleşmek 2) Ayakta durmak 3) e, mec. Sert konuşmak, karşı gelmek, birine kafa tutmak, dinelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
dikleşmek — nsz 1) Dik duruma gelmek 2) mec. Birine karşı ters tutum içine girmek, karşı durmak Fen şubesi şefi birden dikleşti. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük